IT, İK ve Çağrı Merkezi Ekiplerinin Yeni Takım Arkadaşı: Yapay Zeka

Yapılan araştırmalar 2019 yılı sonunda şirketlerin dijital dönüşüm çerçevesinde yapacakları yatırımların %40’ının yapay zeka ile ilgili konularda olacağını gösteriyor. Yatırım planları arasına hızla giren yapay zekanın en önemli kullanım şekilleri arasında yer alan chatbotlar ise yakın gelecekte en çok konuşulacak uygulamalar arasında olacak gibi görünüyor. Türkiye’de yapay zeka tabanlı chatbot alanında yerli yazılım sertifikası alan ilk teknoloji şirketi Cbot’un Kurucu ve CEO’su Mete Aktaş, geliştirdikleri uygulamalarla şu anda finans sektöründe %40’ın üzerinde bir pazar payına sahip olduklarını vurguluyor. Aktaş “Yapay zekalı chatbotlar şu anda bankacılık ve e-Ticaret sektörlerini domine ediyor. Cbot olarak bu sektörlerde pek çok şirket tarafından tercih ediliyoruz ve bu alanlarda chatbotların ne kadar önemli olduğunu görebiliyoruz. Bununla birlikte önümüzdeki süreçte NLP ve Deep Learning teknolojilerinin daha da gelişeceğini öngörerek yeni alanlarda uygulama geliştirme çalışmalarımızı hızlandırıyoruz. Yakın zamanda yapay zekalı chatbotların büyük kolaylıklar sunacağı bilgi teknolojileri ve insan kaynakları sektörlerine yönelik destek chatbotlarımızı da hayata geçireceğiz. Ayrıca yapay zekanın gelişmesi ile akıllarda büyük bir soru işareti olan konuları ortadan kaldıran ve bu merkezlerde insan ve yapay zekanın bir arada çalıştığı yapılar sunuyoruz”

Sohbet bazlı yapay zeka konusunda geliştirdiği teknolojilerle Türkiye’de lider konumda olan Cbot, yapay zeka tabanlı chatbotların NLP ve Deep Learning teknolojilerinde yaşanacak gelişmelerle çok daha farklı kullanım alanlarının olacağına dikkat çekiyor. Türkiye’de yapay zeka tabanlı ilk chatbotu geliştiren ve yakın zamanda Amazon UK üzerinde hizmet veren bir alışveriş botunu da hayata geçiren Cbot’un Kurucu ve CEO’su Mete Aktaş, hali hazırda kullanılan bankacılık ve e-Ticaret botlarının yanı sıra şirketlere farklı çözümler de sağlayacaklarını aktarıyor.

IT ve İK Ekiplerinin Yeni Ekip Arkadaşı Yapay Zeka Olacak

Cbot, şu anda insan kaynakları süreçlerini iyileştirmeye yönelik İK Destek botu ve bilgi teknolojileri departmanları için de farklı bir IT Helpdesk botu geliştirmek üzere çalışmalarını sürdürüyor. Cbot, çalışanların İK ve IT konularında günlük sorularına otomatik olarak yanıt veren ve basit işlemlerini gerçekleştirmelerine olanak sağlayan bu chatbotlarla şirketlerin iş süreçlerinden elde ettikleri verimliliklerini artırmalarına destek olacak.

Çağrı Merkezi Çalışanlarının Yükü Hafifleyecek

Bugün en basit süreçlerde rol alan yapay zekanın üstleneceği işlerin karmaşıklık seviyesi giderek artıyor. Bu durum özellikle iş dünyasında da büyük dönüşümü beraberinde getiriyor ve yapay zekanın insanlarla nasıl bir işbirliği yapacağı, insanlarla rolleri nasıl paylaşacağı ve özellikle çağrı merkezlerindeki mevcut iş gücünü nasıl dönüştüreceği merak ediliyor. Kendi geliştirdiği ve tüm dillerde yüksek doğruluk oranına sahip NLP (Doğal Dil İşleme) teknolojisi ile tercih edilen Cbot, bu hassas noktayı göz önüne alarak çağrı merkezleri için insan ve yapay zekanın birlikte çalıştığı bir yapı sunuyor. Bu yapıda yapay zeka, çağrı merkezi çalışanlarına destek oluyor; ya yapay zeka çağrıların bazılarını yani çok basit ve çok fazla tekrarlanan çağrıları üstlenip müşteriye cevap veriyor ya da bilgi sağlama, yanıtı otomatik getirme gibi işler yaparak çalışanlara destek oluyor. Her iki durumda çağrı merkezlerindeki verimlilik artıyor ve müşteriye de beklemeden, hızlı ve basit bir deneyim sunulmuş oluyor.

Başta Amazon, eBay, İş Bankası, ING Bank, Türk Telekom, Anadolu Hayat Emeklilik ve n11 olmak üzere pek çok şirkete sunduğu sohbet bazlı yapay zeka teknolojileriyle lider konumda bulunan Cbot, önümüzdeki dönemde hem Türkiye’de hem de global arenada başarılı işlere imza atmaya hazırlanıyor.

Acer Bulut Teknolojileri Being Cihaz Yönetim Platformunu Kullanıma Sundu

Acer Bulut Teknolojileri, sistem entegratörleri ve yönetilen hizmet sağlayıcılarına yönelik bir cihaz yönetim platformu olan Being Cihaz Yönetimini (BDM – Being Device Management) duyurdu. BDM, sayısı giderek artan entegre kurumsal IoT cihazlarının yönetim ihtiyaçlarına yanıt vermeyi hedefliyor.

Acer Bulut Teknolojileri, perakende, sağlık ve ulaşım gibi birçok farklı sektöre çok yönlü bir cihaz yönetim platformu sunmak için akıllı sistem tedarikçisi Axiomtek, NEXCOM, IBASE, Shuttle ve AOPEN ile güçlerini birleştirdi. Acer Bulut Teknolojileri ve iş ortakları, sistem entegratörlerinin maliyet tasarrufu yapmalarına ve otomatik yazılım tedariği, uzaktan hata giderme ve daha fazlası gibi özelliklerle operasyonel verimi artırmalarına yardımcı olmayı planlıyor.

Acer Bulut Teknolojileri Başkanı Maverick Shih, “Acer bu yeni ve yüksek entegrasyonlu dönemde ortaya çıkan cihaz yönetimi sorunlarını çözmek için hizmet odaklı ve bulut tabanlı teknolojilere sahip bulut çözümleri geliştiriyor. Being Cihaz Yönetimi ile daha iyi operasyonel verim ve cihaz kontrolü için merkezi bir yönetim portalı sağlıyoruz. Eksiksiz ve tamamen entegre çözümler için daha fazla cihaza Being Cihaz Yönetimini yükleyen bu markalarla iş birliği yapmaktan heyecan duyuyoruz.” dedi.

Kapsamlı Bir Cihaz Yönetim Platformu

Sistem entegratörleri ve hizmet sağlayıcılar BDM sayesinde her sayıda cihazı merkezi bir yönetim portalı ile uzaktan yönetip kontrol edebilecek. İster küçük, yerel bir mağaza ister uluslararası bir alışveriş merkezi zinciri olsun, her ölçekten kurumlar bağlantılı cihazlarını kurabilecek, organize edebilecek, izleyebilecek, güncelleyebilecek ve bunların hatalarını giderebilecek. BDM’in geniş kapsamlı merkezi bulut cihaz yönetim hizmetleri, birden fazla işletim sistemiyle (örn. Windows, Android veya Linux) çalışmak zorunda olmanın getirdiği zorlukları ve maliyetleri ortadan kaldırıyor.

İlk Sürümler Dijital Bilgilendirme Uygulamalarına Odaklandı

Esnek bir yönetim platformu olan BDM, bilgi teknolojileri (BT) ve operasyonel teknolojilerin (OT) bir kombinasyonu şeklinde geliştirildi. Çözüm; dijital bilgilendirme, satış noktası sistemleri, havalimanı bilgi noktaları ve daha fazlası gibi farklı cihaz uygulamalarına uyum sağlayabiliyor.

BDM’in ön yüklü olarak geleceği ilk cihazlar, perakendecilerin ve sistem entegratörlerinin daha kapsamlı tabela yönetim çözümü ihtiyacını karşılamak için dijital bilgilendirme uygulamalarına odaklanacak. Acer Bulut Teknolojileri, ortak büyümeye destek olmak amacıyla bu Şubat ayında gerçekleşecek ISE (Integrated Systems Europe), EuroCIS ve Embedded World etkinliklerinde iş ortaklarını doğrudan destekleyecek.

Siber suçlular 2018’de basit DDoS operasyonlarından vazgeçti

Son çeyrekle beraber tüm 2018’in istatistiklerini içeren Kaspersky Lab 4. Çeyrek DDoS Raporu, toplam DDoS saldırı sayısının bir önceki yıla göre %13 azaldığını gösterdi. Ancak, karışık ve HTTP flood saldırılarının süresinin arttığı gözlendi. Bu da saldırganların daha karmaşık DDoS saldırı tekniklerine geçtiği anlamına geliyor.

Kötü niyetli rakipler ve internette başkalarına zarar vermek isteyenlerin en kolay erişebildiği saldırı türü, düşük maliyetli kiralık DDoS saldırıları oluyor. Hangi büyüklükte veya sektörde olursa olsun tüm şirketler bu tehditle karşılaşabiliyor. Kullanıcılar ve müşteriler şirketin internet üzerindeki kaynaklarına erişemediğinde bu durum gelir ve itibar kaybına yol açıyor. DDoS saldırı sayısı 2018’de azalmış olsa da saldırıların etkinliği azalmadığından henüz sevinmeyi gerektiren bir durum yok. Kaspersky Lab araştırmacılarına göre, kendisini basit DDoS saldırılarına karşı koruyacak çözümler kullanan kurum sayısı arttığından, saldırganlar 2019’da standart koruma önlemlerini aşmak ve bu tür tehditleri bir üst seviyeye taşımak için kendilerini geliştirecek.

Saldırı sayısı azalsa da Kaspersky Lab uzmanlarına göre ortalama saldırı süresinde artış var. Yıl başına kıyasla, saldırıların ortalama süresi iki kattan fazla arttı. 1. çeyrekte ortalama süre 95 dakikayken 4. çeyrekte bu süre 218 dakikaya ulaştı. 2018’de saldırıların neredeyse yarısını (%48) oluşturan UDP flood saldırılarının (saldırganların çok sayıda UDP paketi göndererek hedefin sunucu portlarını meşgul ederek müşterilerin erişmesini engellediği saldırılar) çok kısa sürdüğü ve 5 dakikayı nadiren aştığı gözlendi.

Kaspersky Lab uzmanlarına göre UDP flood saldırılarının süresindeki bu düşüş, kolay gerçekleştirilen saldırılara ilginin azaldığını gösteriyor. Bu tür DDoS saldırılarında karşı koruma yöntemleri çok yaygın kullanılıyor, böylece çok vaka etki yaratmadan yok oluyor. Araştırmacılar, saldırganların UDP flood saldırıları düzenleyerek hedefin korunup korunmadığını kontrol ettiğini düşünüyor. Denemelerin başarısız olduğu anlaşıldığında saldırı kesiliyor.

Aynı zamanda, HTTP istismarı gibi daha fazla zaman ve para gerektiren, daha karmaşık saldırılar daha uzun sürebiliyor. HTTP flood yöntemi ve HTTP bileşeniyle karışık saldırılar, payları az olsa da (sırasıyla %17 ve %14) tüm yıl boyunca düzenlenen DDoS saldırıların toplam süresinin %80’ini oluşturuyorlar.

Kaspersky DDoS Koruma Ekibi İş Geliştirme Müdürü Alexey Kiselev, “Basit DDoS saldırıları hedefine ulaşmadığında bu yolla para kazananların önünde iki seçenek oluyor. DDoS saldırılar için gereken kapasiteleri kripto madencilik gibi başka gelir kaynaklarına ayırmayı tercih edebilirler. Buna alternatif olarak, DDoS saldırısı düzenleyenler teknik becerilerini artırmak zorunda kalabilir çünkü müşterileri daha tecrübeli saldırganlar aramaya başlayacak. Tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda DDoS saldırılarının 2019’da gelişeceğini, şirketlerin bunları tespit etmek ve korumakta zorlanacağını söyleyebiliriz.” dedi.

Son çeyrekte elde edilen bulgulara göre, 4. çeyrekte en uzun süren DDoS saldırısı 329 saat (neredeyse 14 gün) sürdü. Bu uzunlukta bir saldırı en son 2015 sonunda kaydedilmişti.

En çok DDoS saldırısı düzenleyen ilk üç ülke değişmedi. Çin birinciliği korumasına rağmen %77,67’den %50,43’e geriledi. ABD ikinci sırada yer almaya devam ediyor. Üçüncülükte ise yine Avustralya var.

Hedef dağılımında ise Çin yine ilk sırada fakat oranı %43,26’ya düştü (3. çeyrekte %70,58’di).

4. çeyrekte en fazla komut ve kontrol sunucusuna ev sahipliği yapan ülkelerin sıralamasında değişiklikler görüldü. ABD bir önceki çeyrekte olduğu gibi ilk sırada yer alırken, İngiltere ve Hollanda ikincilik ve üçüncülüğü Rusya ve Yunanistan’dan aldı. Bunun, belirtilen ülkelerdeki etkin C&C Mirai sunucularının önemli ölçüde artması nedeniyle yaşandığı düşünülüyor.

Kaspersky Lab DDoS saldırılarından korunmak isteyen kurumlara şunları öneriyor:

  • Çalışanlarınıza bu gibi durumlarda nasıl davranılması gerektiğine dair eğitim verin.
  • Şirketinizin web sitelerinin ve web uygulamalarının yoğun trafikle baş edebileceğinden emin olun.
  • Saldırılardan korunmak için profesyonel güvenlik çözümleri kullanın.

Kaspersky Lab ve Starmus Festivali tüm dünyada bilim ve eğitimi teşvik ediyor

Starmus V, global sorunları çözmek için daha fazla şeffaflığa ve uluslararası iş birliğine ihtiyaç olduğuna dikkat çekmek ve aya inişin 50. yıl dönümünü kutlamak amacıyla önemli konuşmacıları bir araya getiriyor. Kaspersky Lab üst üste üçüncü kez bu festivale destek veriyor.

Beşincisi düzenlenecek olan Starmus, 24-29 Haziran 2019 tarihleri arasında İsviçre’nin Zürih şehrindeki ETH Zurich’te gerçekleşecek. Etkinliğe katılacak önde gelen bilim adamları, sanatçılar, efsanevi uzay kaşifleri ve Apollo astronotları, yeni dahilere ve kaşiflere ilham vererek keşif ruhunu yeniden canlandırmakta rol oynayacaklar. Uluslararası Starmus Festivaline 2016’dan beri destek olan Kaspersky Lab, dünyayı kurtarma hedefini ve kararlılığını etkinliğe taşıyacak.

ETH Zürich’te insanlığın geleceğine odaklanan konuşmalara sahne olacak Starmus Festivali, yeni nesil dahilere ve kaşiflere ilham vermeyi ve keşif ruhunu yeniden canlandırmayı hedefliyor. Kaspersky Lab festival alanındaki özel bir bölümde ana temayla paralel olarak, eğitim, şeffaflık ve ülkeler arası iş birliğinin siber dünyayı nasıl daha iyi ve güvenli hale getirebileceğini anlatacak.

Kaspersky Lab birbirine son derece bağlantılı bir dünyada insanlığın dijital geleceğinin şeffaflık ve güvene bağlı olduğuna inanıyor. Şirket 2017 yılında bu düşünce doğrultusunda bir Global Şeffaflık Girişimi başlattı. Bu girişim kapsamında Zürih’te, devletlerin ve güvenilir iş ortaklarının şirket ürünleri ve bunların güvenliği hakkındaki bilgileri inceleyebileceği bir Şeffaflık Merkezi açıldı.

Yapılan iş birliğini yorumlayan Kaspersky Lab CEO’su Eugene Kaspersky şunları söyledi: “Dünyanın en parlak zekalarını, önde gelen bilim adamlarını ve sanatçılarını bilim ve bilimin hepimizi nasıl etkilediği hakkında konuşmak için bir araya getiren Festival ile iş birliğimizi sürdürmek heyecan verici. Dünyayı siber tehditlerden kurtarma hedefimize uyan bu konferans, yeni nesle kendilerini nasıl koruyacaklarını öğretmek ve insanları geleceği düşünmeye teşvik etmek için ideal bir platform. Bunun bir parçası olmaktan mutluluk duyuyoruz.”

Starmus Festivalinin kurucusu, astrofizikçi Garik Israelian şunları söyledi: “Geleceğe yönelik çalışmalara önem veren lider siber güvenlik şirketi Kaspersky Lab’ın üçüncü kez üst üste bize destek olması ve insanları bilime yönlendirmemize katılmasından çok memnunuz. Hep birlikte daha fazla kişiye yeni keşifler için ilham verebiliriz.”

Etkinlik hakkında daha fazla bilgi ve bilet satın almak için www.starmus.com adresini ziyaret edebilirsiniz.

Starmus Hakkında

Yıldızlı gökyüzüne bakan ilk Homo Sapiens’ten bu yana evrenin büyüklüğü bizi kendine hayran bırakıyor. Bugün bile fizik ve astronomi alanındaki gelişmelere rağmen uzayın genişliği karşısında kendimizi küçük hissediyoruz. En yakın yıldızlardan bile ne kadar uzakta olduğumuzun farkındayız.

Kanarya Adaları Astrofizik Enstitüsü’nden Garik Israelian tarafından düzenlenen Starmus Festivali; astronotlar, kozmonotlar, Nobel ödüllü kişiler ve bilim, sanat ve müzik dünyasının önde gelen isimlerinin sunumlarıyla bilim, sanat ve müziği birleştiriyor.

Starmus konferansları Nobel ödüllü isimleri, önemli araştırmacıları, düşünürleri, bilim insanlarını, kültür, sanat ve müzik faaliyetleri yürütenleri bir araya getirerek bilgilerini ve deneyimlerini günümüzün büyük sorularına cevap aramak amacıyla paylaşmalarını sağlıyor. Daha fazla bilgi için şu adresi ziyaret edebilirsiniz: https://www.starmus.com.

Kaspersky Lab güçlü parola oluşturmanın sırlarını paylaştı

2019 Parola Değiştirme Günü’ne dikkat çeken Kaspersky Lab güvenlik araştırmacıları internette verileri güvene almak için benzersiz ve hatırlaması kolay olan parolaların düzenli olarak parola değiştirmeye kıyasla daha etkili olduğunu dile getirdi. Araştırmacılar, kullanıcıların kendilerine özel parolalar oluşturabilmesi için bazı basit yöntemler paylaştı. Güvenlik araştırmacıları ayrıca, parolaları hatırlama işini yükleyebileceğiniz parola yönetim araçlarını kullanmayı tavsiye etti.

Parolalar, internetteki hesaplarda kimlik doğrulamak için genel olarak kullanılan bir yöntem. Hem güvenli hem de hatırlaması kolay bir parola oluşturmak ise her zaman kolay değil ve çevrim içi hesaplara sahip insan sayısı arttıkça daha da zorlaşıyor. Unutmayacağınız basit parolaları kullanırsanız saldırganların bunları kırabilme riski de yüksek olacaktır. Karmaşık parolalar oluşturduğunuzda ise unutma olasılığınız yükseliyor. Bu nedenle bir ya da iki parola belirleyip bunları birçok web sitesinde kullanma eğilimine girebilirsiniz.

Kaspersky Lab araştırmacıları parolaların en büyük açığının birden fazla yerde kullanılması olduğunu düşünüyor. Geçtiğimiz günlerde 700 milyondan fazla e-posta adresi ve kırılan milyonlarca parolanın dağıtılması, farklı saldırılarda ele geçirilen verilerin kolaylıkla bir araya getirilebildiğini gösterdi. ‘Kimlik depolama’ adı verilen bu saldırılarda saldırganlar kurbanların e-posta/parola kombinasyonlarından faydalanarak aynı parolanın kullanıldığı diğer hesapları da ele geçiriyor.

Bu risk parolaları değiştirmekle değil güçlendirmekle azalıyor. Güçlendirme dendiğinde ise bu parolaları karmaşıklaştırmak yerine benzersiz hale getirmekten geçiyor.

“Güçlü bir parola ile ne kastedildiği konusunda bir karışıklık var. Günümüzde çoğu web sitesi en az sekiz karakterden oluşan, içinde büyük ve küçük harfler, rakamlar ve özel işaretler içeren karmaşık parolalar kullanılmasını talep ediyor. Çoğu kullanıcı bunların ‘güçlü’ birer parola olduğunu düşünüyor. Bu da ürkütücü olabiliyor.” diyen Kaspersky Lab Global Araştırma ve Analiz Ekibi (GReAT) Güvenlik Araştırmacısı David Jacoby,sözlerini şöyle sürdürdü:

“Güçlü parolalar ürkütücü olmak zorunda değil. Konuya güvenlik açısından baktığınızda, yalnızca size özgü olan ve tek bir hesapta kullanılan parolaların güçlü olduğunu görüyorsunuz. Parolaları benzersiz ve hatırlaması kolay hale getirmenin kolay yolları var. Böylece, yaşanan bir veri sızıntısında ele geçirilen bir parola diğer hesaplara girmek için kullanılamaz.Ayrıca, Kaspersky Password Manager gibi güvenli parola yönetim araçları bulunuyor. Bunlarla çok sayıda güvenli parola oluşturmak mümkün.”

Bu adımlarla benzersiz, hatırlaması kolay ve güçlü parolalar oluşturabilirsiniz:

Adım 1: ‘Sabit serinizi’ (parolanızın değişmeyecek olan bölümü) oluşturun

  1. Şarkı sözleri, bir filmden konuşmalar, ninni veya hatırlayabileceğiniz benzer bir şeyden bir ifade düşünün.
  2. İlk üç ila beş kelimenin ilk harflerini alın.
  3. Her harfin arasına @ / # gibi özel bir karakter ekleyin.

Şimdi tüm benzersiz parolalarınızı bu temele oturtabilirsiniz.

Adım 2: Bağlantı kurmanın gücünden yararlanın

  • Çevrim içi hesaplar (Facebook, Twitter, eBay, arkadaşlık siteleri, internet bankacılığı, alışveriş veya oyun siteleri) için parola oluştururken, web sitelerinin aklınıza getirdiği ilk kelimeyi yazın.
  • Örneğin Facebook için parola oluşturuyorsanız aklınıza logonun renginden ilk olarak “mavi” kelimesi gelebilir. Bu kelimeyi, isterseniz tamamı büyük harf olarak sabit serinizin sonuna ekleyin.

David Jacoby bunu şöyle açıklıyor: “Örneğin, düşündüğünüz ifade ‘Mini Mini Bir Kuş Donmuştu, Pencereme Konmuştu’ olsun. Kullanmak istediğiniz özel karakter # ise Facebook parolanız şuna benzer bir şey olacaktır: M#M#B#K#Dmavi Baktığınızda tamamen anlamsız veya sanki parolayı birisi size vermiş gibi görünüyor. Ancak bu tamamen size özel olduğundan parola oluşturma sistemini anlıyorsunuz. Siteyle bağlantılı kelimeyi de bildiğinizden hatırlaması da kolay oluyor.”

Parolaları yedekleme, hatırlama ve güvenli olarak otomatik doldurmanın en iyi yolu Kaspersky Password Manager gibi bir parola yönetim aracı kullanmak.Güvenli bir parola saklama ve koruma çözümü olan Kaspersky Password Manager, tüm çevrim içi hesaplarınız için güçlü ve benzersiz parolalar oluşturmanızı sağlıyor. Tüm parolalarınıza erişmek için sizin sadece ana parolayı hatırlamanız yetiyor. Kaspersky Password Manager’ın da aralarında olduğu en güvenli parola yönetim çözümleri güçlü şifreleme özelliklerine sahip. Verilerinizin diğer kişiler tarafından ele geçirilme ihtimali bu sayede çok düşük oluyor.

Yerel Seçimin Kilidi Gençler ve Fiber İnternet

Türkiye’nin yerel seçimin havasına girdiği bugünlerde belediye başkan adaylarının topluma sağlayacakları katkıları kapsamında dijitalleşme yolundaki vaatleri de merak ediliyor. Serbest Telekomünikasyon İşletmecileri Derneği (TELKODER) Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Ata Arıak, elektrik ve su gibi yaşamsal bir kaynak haline gelen fiber internetin seçim beyannamelerinde yer almasının önemli olduğuna dikkat çekiyor. Arıak, gençler başta olmak üzere tüketicilerin İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük illerde, diğer illerde ve yörelerde daha hızlı internet istediklerini belirtiyor. Arıak, hızlı internetin şehirlerin kalkınmasına ve gelişmesine büyük katkı sağladığını belirterek yerel yönetime aday olanların bu durumu mutlaka dikkate almaları gerektiğini belirtiyor. Dönem dönem basında da dile getirilen bu konunun seçimde kullanılacak oylarda büyük bir etkiye sahip olacağını vurguluyor.Arıak’a göre, başkan adaylarının seçim beyannamelerinde fiber internete yönelik çalışmaların ön sıralarda olması ve her hanenin internete rahatlıkla ulaşması için yapacaklarını içeren taahhütlerini belirtmeleri gerekiyor.

Fiber altyapı konusu uzun zamandır ülke gündemini işgal ediyor ve vatandaşların yoğun taleplerinin karşılanması için şehirlerin bu altyapıyla donatılması bekleniyor. Bu konunun Mart ayında yapılacak seçimlerde önemli bir gündem maddesi olarak ele alınması gerekiyor. Zira tüm vatandaşlar yüksek hızlı internete ulaşmak istiyor ve bunu sağlayan, bu konuda çalışmalar yapan bir yerel yönetim anlayışı da vatandaşların oy verme eğilimlerini etkiliyor.

TELKODER, uzun süredir internetin Türkiye’de gelişmesi ve yaygınlaşması için çalışmalarını sürdürüyor. Bu konularda telekomünikasyon sektöründeki tüm işletmeciler, kamu ve tüketicilerle çalışmalar yapan dernek her haneye yüksek hızda fiber internetin götürülmesi gerektiğini savunuyor. Bu sonuç elde edilirse Türkiye’nin dünyada önemli bir konuma geleceğini aktaran TELKODER Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Ata Arıak fiberin gelişmesiyle birlikte ülke olarak başta 5G olmak üzere pek çok konuda söz sahibi bir konuma kavuşacağımızın altını çiziyor. Fiber internet konusunun sadece TELKODER’in ve telekomünikasyon sektöründeki şirketlerin değil vatandaşların ve dolayısıyla devletin de üzerinde durduğu bir konu olduğunu ifade eden Arıak özellikle seçim atmosferinin yerleştiği bugünlerde yerel yönetimlere aday olanların seçim vaatleri arasında fiber internetin yaygınlaşması üzerine yapılacak çalışmaların öncelikli bir konu başlığı olarak yer alması gerektiğini söylüyor.

Çocukları internetteki tehlikelerden korumak için en iyi tercih: Kaspersky Safe Kids

Çocuklarının internetteki güvenliği için ebeveynlerin doğru adımlar atmasına yardımcı olmayı amaçlayan bağımsız yazılım denetçisi AV-TEST, çocukları çevrimiçi olduklarında korumak için özel olarak tasarlanan bir dizi çözümü değerlendirdi. Değerlendirmenin sonunda Kaspersky Safe Kids üç ONAY sertifikası aldı.


Küçük çocuklar internette daha fazla vakit geçirmeye başladıkça ebeveynler de onları çeşitli tehlikeler ve siber tehditlerden korumakla uğraşır hale geldi. Bu tehlikeler arasında uygunsuz içeriklere erişmek, siber zorbalıkla karşılaşmak veya özel verilerin habersiz paylaşımı gibi şeyler bulunuyor. Altı ila dokuz yaşlarındaki çocukların yarısından fazlasıher gün internete giriyor. Türkiye’de ebeveynlerin %39’u çocuklarının internette ne yaptığını kontrol edemediğini düşünüyor. İşletim sistemleri yalnızca basit koruma araçları sunduğundan, ebeveynler çocuklarını gelişen ve büyüyen internet tehditlerine karşı korumak için daha iyi önlemler almak zorunda.

Piyasadaki en iyi çocuk koruma çözümlerinden biri olan Kaspersky Safe Kids; Windows, iOS ve Android işletim sistemlerindeki performansıyla bu üç sertifikayı almaya hak kazandı. AV-TEST; Windows 10 ve MacOS işletim sistemleri için geliştirilen 11 adet ebeveyn kontrolü aracı ile Android, iOS ve FireOS’teki 11 ebeveyn kontrolü uygulamasını değerlendirdi. Kaspersky Lab, sertifikaları bu değerlendirme sonucunda aldı.

Yapılan testlerde, üçüncü taraf çocuk güvenliği uygulamaları ve işletim sistemine dahil olan güvenlik araçlarının gençleri internette korumak için sunduğu filtreler ve ayarlar değerlendirildi. Bunlar arasında, siber zorbalığa karşı koruma, yetişkinlere yönelik içeriklere erişim kontrolü, özel verilerin aktarılmasına yönelik denetim, dijital cihazlarda geçirilen sürenin kontrol edilmesi, çevrimiçi para tuzaklarına karşı koruma, çocukların internet üzerinde kandırılmasına karşı koruma ve gizliliğin korunması yer aldı.

Günümüzde ebeveynler çocuklarını zararlı içerikler gibi tehditlere karşı korumakta zorlanıyor. Bu nedenle kapsamlı yazılımlara ihtiyaç duyuyorlar. Tam da bu amaçla geliştirilen Kaspersky Safe Kids masaüstü sürümü, rakiplerine ve işletim sistemindeki dahili araçlara kıyasla, çocukları zararlı web sitelerinden koruma konusunda çok daha etkili bulundu. Etkili bir filtreye sahip olan Kaspersky Safe Kids, yapılan testte 10 içerik kategorisinden yedisinde yetişkinlere yönelik materyalleri engelledi. Pornografi veya kumar siteleri gibi bilinen içerik türlerinin yanı sıra Kaspersky Safe Kids genellikle göz ardı edilen içerikleri de engelliyor ve ebeveynlerin içini rahat ettiriyor. Göz ardı edilen fakat Kaspersky Safe Kids tarafından engellenebilen içerikler arasında yasa dışı veri ve dosya paylaşımı, silah, mühimmat ve şiddet içeriklerine sahip siteler yer alıyor.

Testte ayrıca, Kaspersky Safe Kids uygulaması ve masaüstü sürümünün yalnızca daha fazla yasaklı siteyi engellemekle kalmayıp çocukları işletim sistemindeki dahili araçların yapabildiğinden daha çok güvenlik tehdidine karşı koruduğu da belirlendi. Bu tehditler arasında gizli veri aktarımı ve çevrim içi para tuzaklarına karşı koruma yer alıyor. Kaspersky Safe Kids masaüstü sürümü, çocukların internetteki bazı kişiler tarafından kandırılıp kötü emellere alet edilmesine karşı koruma konusunda onay sertifikası alan tek çözüm oldu. Yapılan bazı araştırmalara göre internette çocukları 45 dakikada kandırmanın mümkün olduğu dikkate alındığında, bu özellik ebeveynler için büyük önem taşıyor.

Kaspersky Lab Tehdit Araştırmalarından Sorumlu Başkan Yardımcısı Timur Biyachuev konu hakkında şunları söyledi: “Kaspersky Safe Kids uygulamamızın AV-TEST’in onayını almasından mutluluk duyuyoruz. Bu sertifikalar, çocukları internette karşılaşabilecekleri tehditler ve durumlardan koruma kararlılığımızı güçlendiriyor. Bu tür bağımsız değerlendirmeler, tüketicilerin hangi güvenlik ürünlerine güvenebileceğini göstermesi açısından büyük önem taşıyor.”

AV-TEST ebeveyn kontrolü yazılımları testinde elde edilen diğer bulguları bu adreslerde bulabilirsiniz:

Test: Windows 10 ve MacOS İşletim Sistemli Masaüstü Bilgisayarlar İçin Ebeveyn Kontrolü Yazılımları:https://www.av-test.org/en/news/test-parental-control-software-for-desktops-with-windows-10-macos/

Test: Google Android, Apple iOS ve Amazon Fire OS İçin Ebeveyn Kontrolü Uygulamaları: https://www.av-test.org/en/news/test-parental-control-apps-for-google-android-apple-ios-amazon-fire-os/

Kaspersky Safe Kids’in sunduğu avantajlar hakkında daha fazla bilgiyi buradan edinebilirsiniz: https://www.kaspersky.com/safe-kids

Chafer siber casusluk grubu İran’daki elçilikleri hedef aldı

Kaspersky Lab araştırmacıları, İran’daki yabancı diplomatik birimlere casus yazılım bulaştırma denemeleri tespit etti. Saldırılarda Remexi arka kapısının güncel bir sürümün kullanıldığı görüldü. Ayrıca çeşitli yasal araçlardan da yararlanıldığı belirlendi. Remexi arka kapısının, Chafer olarak bilinen ve Farsça konuşan kişilerden oluşan bir grupla bağlantılı olduğu biliniyor. Bu grup daha önce Orta Doğu’da bazı kişilerin gizlice izlendiği operasyona dahil olmuştu. Elçiliklerin hedef alınması, grubun yeni bir alana odaklandığını gösteriyor.

Düzenlenen operasyon, gelişmekte olan bölgelerdeki tehdit gruplarının hedeflerine kendi yaptıkları basit zararlı yazılımları ve herkesin erişebildiği araçları kullanarak nasıl saldırabildiğini gözler önüne seriyor. Saldırganlar bu operasyonda, hedef makinenin yönetimini uzaktan ele geçirebilen Remexi arka kapısının gelişmiş bir sürümünü kullandı.

İlk olarak 2015’te tespit edilen Remexi, Chafer adlı siber casusluk grubu tarafından Orta Doğu’da bazı kişilerin ve bir dizi kurumun gizlice izlendiği operasyonda kullanılmıştı. Yeni saldırıda kullanılan arka kapının Remexi ile benzer kodlara sahip olması ve hedeflerin niteliği göz önünde bulundurulduğunda, Kaspersky Lab uzmanları bunun Chafer ile bağlantılı olabileceğini düşünüyor.

Yeni keşfedilen Remexi sürümü uzaktan komut çalıştırabiliyor, ekran görüntüsü alabiliyor, kullanıcı kimlik bilgileri, giriş verileri ve geçmişi gibi tarayıcı verilerini toplayabiliyor ve yazılan metinleri okuyabiliyor. Çalınan veriler, Windows güncellemelerinin arka planda yapılmasını sağlayan yasal Microsoft Background Intelligent Transfer Service (BITS) uygulaması üzerinden dışarı çıkarılıyor. Zararlı yazılımları uygun veya yasal kodlarla birlikte kullanma eğilimi, saldırganların yeni zararlı yazılım geliştirirken zamandan ve kaynaktan tasarruf etmesini sağlıyor ve takibi zorlaştırıyor.

Kaspersky Lab Güvenlik Araştırmacısı Denis Legezo, “Devlet destekli siber casusluk operasyonlarından söz ettiğimizde, insanlar genellikle uzmanların geliştirdiği karmaşık araçlarla düzenlenen gelişmiş saldırılar hayal ediyor. Ancak bu casusluk operasyonunun arkasındaki kişiler çok yönlü tehdit grupları değil de sistem yöneticileri gibi görünüyor. Bu kişiler elbette kodlama biliyor fakat düzenlenen saldırı yeni ve gelişmiş özellikler veya ayrıntılı kod mimarilerinden çok, mevcut araçların yaratıcı bir şekilde kullanılmasıyla gerçekleştirilmiş. Ancak, basit araçlar bile büyük hasarlara neden olabiliyor. Bu nedenle kurumlara, değerli bilgilerini ve sistemlerini her seviyeden tehdide karşı korumalarını ve saldırı alanının nasıl değiştiğini anlamak için tehdit istihbaratı hizmetinden yararlanmalarını tavsiye ediyoruz.” dedi.

Kaspersky Lab ürünleri Remexi zararlı yazılımının güncel sürümünü Trojan.Win32.Remexi ve Trojan.Win32.Agent olarak tespit ediyor.

Hedefli casus yazılımlardan korunmanız için Kaspersky Lab şunları tavsiye ediyor:

  • Kaspersky Threat Management and Defence çözümü gibi, hedefli saldırıları önleme becerisine ve tehdit istihbaratı özelliğine sahip kurumsal düzeyde bir güvenlik çözümü kullanın. Bu çözümler, ağdaki anormallikleri analiz edip siber güvenlik ekiplerinin tüm ağı görebilmesini ve otomatik tepki vermesini sağlayarak gelişmiş hedefli saldırıları yakalayabiliyor.
  • Çalışanların şüpheli mesajları tanımalarını sağlamak için güvenlik farkındalığı girişimleri başlatın. Hedefli saldırıların en yaygın giriş noktası e-postalardır. Kaspersky Lab müşterileri Kaspersky Güvenlik Farkındalığı Eğitimindenyararlanabilir.
  • Güvenlik ekibinizin güncel tehdit istihbaratı verilerine erişmesini sağlayın. Böylece siber suçluların kullandığı en yeni taktikler ve araçlar hakkında bilgi sahibi olur ve güvenlik önlemlerini artırabilirsiniz.

Raporun tamamını Securelist.com adresinde okuyabilirsiniz.

Kaspersky Lab’ın tehdit istihbaratı hizmetleri hakkında daha fazla bilgi için intelreports@kaspersky.com adresi ile iletişime geçebilirsiniz.

DTP: Dijital Türkiye İçin Bağlanabilirlik, Siber Güvenlik ve Yapay Zeka Kritik Önemde

Dijital Türkiye Platformu (DTP), Avrupa’nın dijital dönüşüm yaklaşımını ve PwC Türkiye ile birlikte hazırlanan “Dijitalleşme Yolunda Türkiye” raporunu; iş dünyası, üniversiteler, STK’lar ve kamu kuruluşları ile paylaştı. İstanbul’da düzenlenen toplantıya Dijital Türkiye Platformu’nun üyesi olduğu Digital Europe’un Genel Direktörü Cecilia Bonefeld-Dahl da konuşmacı olarak katıldı.

Sürekli bir gelişim içinde olan “dijital dönüşüm”; yeni iş alanları, yeni iş yapma biçimleri, değişen hayat tarzları, eğitim yöntemleri, güvenlik sorunları gibi birçok bilinmezi de gündeme taşıyor. Tüm kurum ve süreçleri önemli oranda değiştirecek bu dönüşümün, ekonomiler için olduğu kadar toplum için de muazzam fırsatlar ortaya çıkarması bekleniyor.

TBV, TÜBİSAD ve TESİD işbirliğiyle 2011 yılında kurulan Dijital Türkiye Platformu (DTP), Türkiye ekonomisinin büyümesinde stratejik öneme sahip bilgi teknolojileri, iletişim ve elektronik sektörlerinin güçlü ortak sesini temsil etmek üzere çalışmalarını sürdürüyor. Sektörün sorunlarının çözümüne ve sağlıklı gelişmesine katkı sunmayı amaçlayan DTP, Türkiye’nin vatandaşı, devleti ve iş dünyasını kapsayan bütüncül bir dijital dönüşüm gerçekleştirmesini sağlayacak politika önerileri oluşturuyor. Aynı zamanda, Avrupa dijital teknoloji endüstrisinin temsilcisi Digital Europe’un da üyesi olarak, Avrupa Birliği Dijital Gündemini de yakından takip eden DTP, hazırlanan “Dijitalleşme Yolunda Türkiye” raporu ile dijital dönüşümün en önemli unsurları olan “vatandaş”, “devlet” ve “iş dünyası”nın ortak paydası olan “bağlanabilirlik”, “siber güvenlik” ve “yapay zeka” konularının önemine dikkat çekiyor.

Yapay zeka endüstrileri büyük ölçüde değiştirecek

Türkiye’nin, dünya lideri şirketler ve yenilikçi şirketler tarafından önemli bir Avrupa ülkesi olarak tanındığını belirten Digital Europe Genel Direktörü Cecilia Bonefeld-Dahl,“Politika uzmanlığını paylaşmak ve hükümet ile AB arasında bir köprü olmak gayesiyle Türkiye’deki üyelerimizle yakın işbirliği içinde çalışıyoruz. Bu şekilde, yenilikçilik ve ticaretin güçlü gelişeceğine inanıyoruz. Teknoloji, özellikle son yıllarda çok önem kazanan yapay zekâ gibi yeni alanlar, tüm işletmeleri ve endüstrileri büyük ölçüde değiştirecek. Tüm potansiyel ve fırsatların üretim, eğitim ve sağlık hizmetlerini iyileştirmek için yeni işlere, yeteneklere ve çözümlere dönüştürülmesini sağlamak için hükümetler ve endüstrilerle birlikte çalışıyoruz.” dedi.

Dijitalleşme sayısız fayda ve fırsat getirecek

Avrupa Parlemento ve Komisyonlarına dijital stratejiler ve politikalar konusunda lobi faaliyetlerini etkin olarak sürdüren Digital Europe’u Türkiye’de ağırlamaktan ve çalışmalarını dinlemekten memnuniyet duyduklarını belirten DTP ve TBV Başkanı Faruk Eczacıbaşı ise, “Ekonomik büyümenin güvenli, sağlıklı ve katma değeri daha yüksek işler ile sağlanabileceğine ve daha güçlü bir Türkiye için, dijitalleşmenin, ülke vatandaşlarına ve endüstrilerine sayısız fayda ve fırsat getireceğine inanıyoruz. Dijital Türkiye Platformu’nun ‘Dijitalleşme Yolunda Türkiye’ çalışması ile Türkiye’nin refah seviyesinin yükselişinde, dijital dönüşüm fırsatını, adanmış ve seri bir planlama ile değerlendirmesinin önemine dikkat çekmek istedik” diye konuştu.

Türkiye’yi 2023 ve ötesine taşıyacak en önemli unsur yerli imkanlarla dijitalleşme olacak

“Dijital Dönüşüm, beraberinde Nesnelerin İnterneti, yapay zeka, veriye dayalı ekonomi gibi teknolojik açıdan ezber bozan gelişme ve potansiyelle birlikte geliyor.” diyen TESİD Yönetim Kurulu Başkanı C. Müjdat Altay ise sözlerini söyle sürdürdü: “Türkiye’yi 2023 ve ötesine taşıyacak en önemli unsur yerli imkanlarımızla dijitalleşme olacak. Bu alanda başarının yolu toplumun her kesiminin dijital dönüşümünün parçası olmasından yani dijital becerisi yüksek birey ve kurumlardan geçiyor. Söz konusu süreçte genişbant altyapımızı ne kadar çabuk güçlendirirsek, ülkemizin dünya liginde üst sıralara yerleşmesi de o kadar hızlı olacak. Diğer taraftan sadece Avrupa’da yılda ortalama 265 milyar €’ya mal olan siber suçlar ile başa çıkabilmek için ‘Siber Güvenlik’ odaklanılması gereken konuların başında geliyor. Türkiye’nin dünyadaki dijitalleşme sürecindeki konumunu ve gelecek için yol haritasını göstermesi açısından önemli bir kaynak niteliği taşıyan ‘Dijitalleşme Yolunda Türkiye Raporu’nun ülkemizde topyekûn yapılması gereken dijitalleşme çalışmalarına önemli bir rehber olacağına inanıyoruz.”

Toplumun her kesimini içine alan dijital yetkinlikler planı oluşturulmalı

“Dijital ekonominin üç ana yapı taşı dijital veri, yapay zeka, otonom robotlar, büyük veri, artırılmış ve sanal gerçeklik, nesnelerin interneti gibi dijital teknolojiler ve dijital altyapıdır” diyen TÜBİSAD Yönetim Kurulu Başkanı Erman Karaca ise şöyle konuştu:

“Dijital veri birçok geleneksel sektörde yeni iş modelinin temeli oldu ve yeni sektörlere yol açtı, veri ekonomisi oluşmaya başladı. Türkiye olarak biz bu sürecin gerisinde kalamayız, bu bilincin hem kamuda hem de özel sektörde güçlenerek hızlı adımlarla hayata geçirilmesi önem taşıyor. Türkiye’nin “Dijital Ekonomiye Dönüşüm Stratejisi”ni oluşturmamız ve dijitalleşmeyi hızlandıracak ekonomik değerleri ile adresleyerek yol haritalarını belirlememiz gerekiyor. Tüm dünya dijital ekonomi dönüşümüne giderken, Türkiye’nin rekabetçi kalmasına ve yüksek teknoloji ihraç eden bir ülke olmasına katkıda bulunacak hamleler yapmak kritik önem taşıyor. Bunun için ise: toplumun her kesimini içine alan dijital yetkinlikler planı oluşturulmalı, yapay zekanın ve veri ekonomisinin potansiyeli ortaya çıkarılmalı, e-Hizmetler teşvik edilmeli ve kolaylaştırılmalı, bağlantılar hızlanmalı, altyapılar ve siber güvenlik güçlendirilmeli.”

Kaspersky Lab: “Apple’ın güvenlik açığının siber saldırganlar tarafından kullanılması zor”

Kaspersky Lab, Apple’ın görüntülü sohbet uygulaması FaceTime’da kullanıcıların dinlenmesine olanak sağlayan bir güvenlik açığının tespit edildiği haberinin ardından bu açığın siber saldırganlar tarafından da kullanılıp kullanılmayacağını araştırdı. Kaspersky Lab Güvenlik Araştırmacısı Victor Chebyshev konuyla ilgili şunları söyledi:

“Medyada yer alan bilgilere bakıldığında, hedef alınacak kişi bir gelen çağrı uyarısı aldığı için saldırganların bu hatadan yararlanıp insanları gizlice izlemesi zor görünüyor. Risk içeren tek durum, hedef alınan kişinin cihazını ‘sessiz’ modda kullandığı anlar olabilir. Bu durumda bir casus hedef aldığı kişinin özel konuşmalarını muhtemelen gizlice dinleyebilir. Genel olarak, günümüzde yazılımlar çok fazla kod satırından oluşuyor ve bunların hatalardan %100 arındırılmasını sağlamak neredeyse imkansız. Yazılım markaları bu hataların bulunması ve saldırganlar tarafından kullanılmadan önce düzeltilmesine yardım için güvenlik sektörüne güveniyor. Hataya hızlı müdahale eden Apple takdiri hak ediyor. Şirket kullanıcıların gizliliğine yönelik herhangi bir saldırıya karşı daha geniş koruma sağlamak için FaceTime Group Chat özelliğini de geçici olarak kapattı. Konu hakkında endişe duyanların, Apple yama yayınlayana kadar FaceTime özelliğini kapatmalarını tavsiye ediyoruz.”